Kekemelik, konuşmanın akıcılığının bozulmasıyla karakterize bir konuşma bozukluğu olup, genellikle 2-7 yaş arasında ortaya çıkıyor. Uzmanlar, kekemelikle başa çıkmada dil ve konuşma terapisinin etkili bir yöntem olduğunu belirterek, sabırlı ve anlayışlı bir iletişim sürecinin önemine dikkat çekiyor.
Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, kekemeliğin konuşmada ses, hece ya da kelimelerin tekrar edilmesi, uzatılması ya da duraklamalar şeklinde görüldüğünü belirtti. Dündar, “Bu durum, kişinin kendini ifade etmesini, sosyalleşmesini ve günlük hayatını zorlaştırabilir” dedi.
Kekemeliğin nörogelişimsel bir farklılık olduğuna dikkat çeken Dündar, genellikle dil gelişiminin başladığı 2-7 yaş aralığında belirgin hale geldiğini ifade etti. Dündar, “Cümle üretimleri sırasında konuşmalarındaki akışı bozan duraklamalar, tekrarlar ve uzatmalar kekemeliğin belirtileri olabilir” diye konuştu.
Genetik, Nörolojik ve Çevresel Faktörler Etkili
Kekemeliğin kesin nedenlerinin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Dündar, “Kekemelikte genetik, nörolojik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. Aniden ortaya çıkmaz; ancak çevresel stres, travma veya ani dil gelişimi gibi durumlar görünürlüğünü artırabilir” dedi.
Doğru Terapi Yöntemleriyle İletişim Kolaylaşabilir
Dil ve konuşma terapisinin kekemelikle başa çıkmada etkili bir yöntem olduğunu belirten Dündar, terapi süreçleri hakkında şunları söyledi:
“Kişiye ve kekemeliğin özelliklerine göre belirlenen doğru terapi yöntemleri, bireyin kekemelikle başa çıkma becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Bu da iletişimde rahatlama sağlar.”
Kekemelik Yaşayanlara Sabırla Yaklaşılmalı
Kekeme bireylerin yakınlarına da önerilerde bulunan Dündar, “Kekemeliği olan bir çocuğa sabırlı ve destekleyici bir tutumla yaklaşılmalı. Acele ettirilmemeli, ne söylemek istediği sabırla beklenmeli. ‘Nefes al, yavaş konuş’ gibi iyi niyetli ifadeler genellikle zaman baskısı yaratır, bu tür yorumlardan kaçınılmalı” dedi. Dündar, konuşmaya değil mesaja odaklanmanın önemini vurguladı.
Akademik Performansı Dolaylı Olarak Etkileyebilir
Kekemeliğin bireyin öğrenme kapasitesini doğrudan etkilemediğini söyleyen Dündar, “Ancak sınıf ortamında kendini ifade etme zorlukları nedeniyle potansiyelini tam anlamıyla sergileyemeyen bireylerde akademik performans dolaylı olarak etkilenebilir” dedi.
“Kişinin Konuşmasına Değil Kendisine Odaklanılmalı”
Dündar, kekemelikle yaşayan bireylere anlayışla yaklaşılması gerektiğinin altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı:
“Her birimizin farklılıkları var. Kekemelik yaşayan bireyleri yargılamadan dinlemek, konuşmaları üzerinde baskı kurmamak ve olumlu bir iletişim ortamı yaratmak önemli. Odağımız kişinin yalnızca kekemeliği değil, kendisi olmalıdır.”