Nakil aşamasına gelmeden karaciğerinizi koruyun! Türkiye, canlı vericili karaciğer nakli başarısında 1. sırada ama karaciğer sağlığımız alarm veriyor.
Karaciğerimiz, vücudumuzun en büyük organı olup toksik maddeleri temizlemeden enerji kaynaklarını depolamaya, enzim, protein ve kan pıhtılaşma faktörlerini üretmekten sindirim ve metabolizma sistemlerinin çalışmasını sağlamaya kadar birçok hayati görevi yerine getirir.
Ancak bu kadar önemli bir organ olmasına rağmen, karaciğer sağlığına yeterince önem verilmediğini ve son yıllarda karaciğer hastalıklarının artış gösterdiğini belirten Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, "Karaciğer sağlığımız için; dengeli ve sağlıklı beslenmek, katkı maddeleri içeren işlenmiş gıda ve alkolden uzak durmak, fazla kilo ve obezite ile mücadele etmek, hareketli bir yaşam tarzını benimsemek, gereksiz ilaç kullanımından kaçınmak, piyasada kontrolsüz şekilde satılan ve içeriği tam olarak bilinmeyen zayıflama çayları gibi muhtemel toksik maddelerden uzak durmak, temizlik ve hijyene dikkat etmek son derece önemlidir." dedi.
Prof. Dr. Karakayalı, ülkemizin canlı vericili karaciğer naklinde dünya sıralamasında ilk sırada yer aldığını belirterek, yağlanmadan siroza ve nakile giden süreci ve karaciğer naklindeki son gelişmeleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sağlıksız beslenme, hareketsizlik, alkol tüketimi ve fazla kilo gibi günlük yaşam alışkanlıkları, karaciğerimize zarar veriyor. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, "Vücutta yağlanma arttıkça karaciğer hücrelerinde de damlacık şeklinde yağ birikiyor ve karaciğer toplam ağırlığının yüzde 30 ve daha fazlası yağ hücrelerinden oluşana kadar sinsice ilerliyor, belirti göstermiyor hatta kan tahlillerinde bile görünmüyor. Yağlanma arttıkça hepatit denilen karaciğer iltihaplanması, ardından karaciğerin giderek sertleşip normal yapısını kaybetmesiyle siroza dönüşüyor. Sadece obezite değil, alkol tüketimi de aynı senaryoya neden olarak karaciğeri yağlandırıp, işlev kaybı ve karaciğer yetmezliğine neden olabiliyor. Uzun süreli ve aşırı alkol tüketenlerin yüzde 90’ında karaciğer yağlanması görülüyor, bu şekilde alkol kullanımının devamı da yüzde 20 olasılıkla siroza yol açıyor." açıklamasında bulundu.
Son aşamada karaciğer nakli dışında bir seçenek kalmıyor. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, karaciğer yağlanmasının bilinen bir ilaç tedavisi olmadığını belirterek, "Alkol tüketimi, bilinçsiz ilaç kullanımı ve reçetesiz ürünler gibi kötü alışkanlıklardan kurtulup, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile kötüye giden süreç durdurulabilir. Ancak bunun için geç kalınmamalıdır çünkü karaciğerin yapısı bozulup siroz geliştiğinde artık geri dönülemez ve bu aşamadaki birçok hasta için tek umut hastalıklı karaciğerin çıkarılarak yeni ve sağlıklı bir karaciğer nakledilmesidir." uyarısında bulundu.
Karakayalı, her yıl siroz hastalarının yüzde 2-3'ünde karaciğer kanseri gelişme riski bulunduğunu ancak zamanında tanı konulursa bu hastaların karaciğer nakli ile hem siroz hem de kanserden kurtulabildiğini vurguladı. Türkiye’de, tedavisi için karaciğer nakli dışında bir umut kalmamış ve bağışlanacak bir organ bekleyen 2 bin 600 hasta bulunduğunu belirten Prof. Dr. Karakayalı, "Organ bağışı ihtiyacı karşılamaya yetmiyor ve hastaların çoğu bekleme sürecinde ne yazık ki hayatını kaybediyor, bu sırada listeye sürekli yeni hastalar ekleniyor. Buna karşın donör bulan hastaların tedavi edilmesini sağlayan canlı vericili karaciğer nakli sayılarına bakıldığında ülkemiz 1. sırada yer alıyor." ifadelerini kullandı.
Nakil aşamasında çeşitli teknikler uygulanıyor. Örneğin, “Domino Nakil” tekniği, özel bazı hastalıklarda nakil sırasında hastadan çıkarılan karaciğeri başka bir hastaya naklederek kişinin yaşamına devam etmesini sağlıyor. Canlı vericiden alınacak olan karaciğer kısmının hastaya küçük gelmesi durumunda ve ikinci bir verici adayının da olması halinde, “Dual Nakil” tekniğiyle her iki donörün karaciğer parçaları aynı anda alıcıya naklediliyor ve sorun çözülüyor.
Ayrıca uygun eşleşme sağlandığında “Çapraz Nakil” yöntemiyle, kan grubu uymayan hastaların vericilerini birbirleriyle değiştirerek iki hastaya eşzamanlı olarak karaciğer nakli yapılabiliyor. Bu gelişmelerin temelinde artan tecrübe, bilgi birikimi ve hastane genelinde sağlanmış olan uyumlu ekip çalışması yatıyor.
Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, karaciğer naklinde ülkemizde kısa süre önce hayal bile edilemeyecek ameliyatların başarıyla uygulandığını vurgulayarak, "Özellikle canlı vericili nakil tecrübesi geliştikçe eskiden nakil şansı olmayan pek çok durum için yeni yöntemler uygulanıyor. Kapalı laparoskopik hatta robotik yöntemlerle tedavi başarıyla yapılabiliyor. Beklenen yaşam sürelerinin aylar hatta haftalar ile sınırlı olduğu ileri evre karaciğer kanserlerinde, önce tümör küçültücü tedaviler uygulayıp, arkasından yaptığımız karaciğer nakilleri ile hastanın yıllarca siroz ve tümörden kurtulmuş olarak yaşamasını sağlıyoruz." dedi.
SANCAKTEPESES HABER MERKEZİ