Her yıl 20 milyon yeni kanser vakası kaydediliyor. Erken teşhis ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, hastalığın seyrini değiştirebilir.
Dünya genelinde kanser vakaları artmaya devam ediyor. Her yıl yaklaşık 20 milyon yeni vaka bildiriliyor ve bu vakalarda en sık karşılaşılan kanser türü akciğer kanseri. Akciğer kanserini meme, kolon, rektum ve prostat kanserleri takip ediyor. Anadolu Sağlık Merkezi Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji Uzmanı, Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, dünya genelinde her 5 kişiden birinin kansere yakalandığını belirtiyor. Üskent’e göre erkeklerde akciğer, prostat ve kolorektal kanserler daha sık görülürken, kadınlarda ise meme, tiroit ve kolon kanserleri öne çıkıyor.
Türkiye’de de Durum Farklı Değil
Prof. Dr. Necdet Üskent, dünya genelindeki artışa paralel olarak Türkiye’de de kanser vakalarının yükseldiğine dikkat çekti. 2050 yılında dünya genelinde yıllık vaka sayısının 35 milyona ulaşmasının beklendiğini ifade eden Üskent, kanser vakalarının yalnızca yüzde 18’inin erken evrede teşhis edilebildiğini söyledi. "Kanseri yenmenin yolu, kanserli hücreyi sıçrama yapmadan tespit ederek yok etmekten geçiyor" diyerek erken teşhisin önemini vurguladı. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi ve düzenli taramalara daha fazla önem verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Kanser Genç Yaşlarda Daha Sık Görülmeye Başladı
Kanserin, özellikle 50 yaş altındaki bireylerde daha sık görülmeye başladığı bildirildi. Prof. Dr. Necdet Üskent, meme, kolon, mide ve beyin kanserlerinin genç yaş gruplarında artış gösterdiğine dikkat çekti. Hücre yaşlanmasının kanser riskini artırdığını ancak genç yaşlardaki vakaların da dikkate alınması gerektiğini ifade etti. Üskent, “Kanserin yalnızca ileri yaş hastalığı olduğu yanılgısı rehavete neden olabilir ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının ertelenmesine yol açabilir” diyerek uyarıda bulundu.
Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre 1990 sonrası doğan bireylerde, 1970 öncesi doğanlara kıyasla erken yaş kanserlerinin daha sık görüldüğü belirtildi. Araştırmada, genetik mutasyonların çok erken yaşlarda, hatta doğumdan önce başlayabildiğine dikkat çekildi. Üskent, bu süreçte diyet, yaşam tarzı, çevresel faktörler ve bağırsak mikrobiyotasının düzenlenmesinin önemli olduğu ancak kanseri önleme noktasında tek başına yeterli olamayabileceğinin altını çizdi.
Sağlıklı Yaşam ve Tarama Testleri Hayati Önem Taşıyor
Kanserden korunmada birincil ve ikincil önlemlerin önemli olduğu vurgulandı. Prof. Dr. Necdet Üskent, birincil önlemlerin, hastalığın ortaya çıkmasını engellemeye yönelik yöntemlerden oluştuğunu belirtti. Bu yöntemler arasında obezitenin önlenmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, dengeli beslenme, sigara ve alkolden uzak durma, hepatit ve HPV aşılarının yaptırılması gibi adımlar yer alıyor.
Üskent, ikincil korunmanın ise hastalığı erken evrede tespit etmeye yönelik olduğunu ifade etti. Meme kanseri için mamografi, prostat kanseri için PSA testi, kolon kanseri için dışkıda gizli kan testi ve gen testleri, rahim ağzı kanseri için PAP smear testi ile uzun süre sigara içen bireylerde düşük doz bilgisayarlı tomografi gibi tarama yöntemlerinin hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
SANCAKTEPESES HABER MERKEZİ