Tarih: 10.05.2019 22:49

Çocukluktan Kalan Bir Yara: Kendini Sevmemek

Facebook Twitter Linked-in

Psikolog Duygu Dağdeviren, erken yaşlarda görülen sevgi eksikliğinin ilerleyen dönemde ilişkilere verebileceği zararları anlattı. Psikolog Dağdeviren, “Ebeveynlerinizden göremediğiniz sevgiyi takıntı haline getirip ilişkilerinizde bunu aramak, umduğunu bulamamak uzun vadede sizi üzecektir.” dedi. 

Erken gelişim döneminde kurulan sağlıksız ilişkilerin, ilerde kadın erkek ilişkilerine büyük zararlar verdiğinin altını çizen Psikolog Dağdeviren, ilişkide korunması gereken kadın erkek kimliklerinin de bu nedenle bozulabileceğini ifade etti. Dağdeviren yazısında şu ifadeleri kullandı: 
“Erken gelişim dönemlerinde anne baba ile sağlıklı ilişki kuramayanlar veya anne baba ile sağlıklı ilişkisi olmayan arkadaşı olanlar; gelin biraz bunun sebep olduğu durumlara göz atalım. Çocuklukta ebeveynleriyle sevgi bağı kuramayanların yetişkinlikte sevgiye takıntılı bireyler olduğunu görüyoruz. Birlikte olduğu kadınlarda annesini arayan erkekler veya özlediği baba şefkatini yaşça büyük erkeklerde arayan kadınların sağlıklı ilişki kuran partnerlere oranı çevremizde bir hayli arttı. Buna bağlı olarak, ilişkide korunması gereken kadın-erkek kimlikleri de bozuldu. Bir erkek, kadının hem sevgilisi hem arkadaşı hem de babası olmaya çalışıp buna paralel olarak aşırı korumacı tutumlar sergilerken bir kadın, hayatındaki erkeğin yalnızca sevgilisi olmakla kalmıyor, anaç duygularla yaklaşıp ‘kadın’ kimliğinin yanına ‘anne’ kimliğini de ekliyor. Erken gelişim döneminde ‘anne’ ve ‘baba’ figürlerinden yeterli doyumu sağlayamamış, sağlıksız şemalara sahip bireyler ise bu ilişki dinamiğinde huzuru bulmaya çalışıyor.
J
ohn Bowlby tarafından geliştirilen bağlanma kuramı der ki; bebeklikten itibaren bağlanma nesnesi gereksinimimiz vardır. Bu nesnenin kaybı durumunda çeşitli tepkiler veririz. Tutarsı bir bakım süreci, dış dünyaya güvenimizin gelişmemesine neden olur, buna bağlı olarak da yetişkinlikte duygusal ilişki kurarken hem kendimize hem de partnerimize güvenmeyiz. Eşimizin veya herhangi birisinin bizi sevebileceğine ikna olmayız. Tutarlı bir bakım sürecinde ise ihtiyaçlarımızın önemli olduğu düşüncesi zamanla gelişir. Bakım süreci, bebeğin ihtiyaçlarına, sevgisine, güvenine yöneliktir. Bebek, dış dünyanın onun ihtiyaçlarına verdiği önemi bilir ve dünyayı iyi bir yer olarak görür. Bu iyi yere olan güveni ile birlikte yetişkinliğe adım atar. 

Kısaca bağlanma kuramı der ki, erken yaşta yaşanan ilişkiler, yetişkinlikteki ilişkileri de şekillendirir. Çocukluk çağlarımızda alamadığımız sevgi, ileriki dönemlerde bizi bu sevgiyi bulmak uğruna içten içe üzen aşk ilişkilerine, temeli sağlam olmayan arkadaşlıklara yönlendirebilir.

“Her insan bebeklikte tutarlı bir bakım dönemi hak eder, çocuklukta sağlıklı bir şekilde ilgi, sevgi görmek ve güven duymak ister. Peki bunun eksikliğinde ne yapmalı? Annem ve babam beni sevmedi diyerek yanlış ilişkilere mi yönelmeli? Hayata küsüp dış dünyadan izole bir şekilde mi yaşamalı? Yoksa bunun yarattığı eksiklik duygusunun acısıyla kısır bir döngüyle sürekli sorgulama halinde mi olmalı? Bir yetişkin olarak öncelikle kendinize üzülmeyi bırakın. Ebeveynlerinizden göremediğiniz sevgiyi takıntı haline getirip ilişkilerinizde bunu aramak, umduğunu bulamamak uzun vadede sizi üzecektir. Düşüncelerinizi özgürce ifade edeceğiniz ve baş etme mekanizmalarınızı güçlendireceğiniz terapi desteği ile daha sağlıklı sosyal ilişkiler, daha sağlıklı aşk ilişkilerine kendinizi ve zamanınızı verin. Kendiniz için atacağınız en güzel adım bu olsun.” 



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —