Hidroelektrik, Türkiye’de yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjide en çok tercih edilen yöntemlerin başında gelmektedir. Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Stratejisi Belgesi’nde, “2023 yılına kadar teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilecek hidroelektrik potansiyelinin tamamının elektrik enerjisi üretiminde kullanılması sağlanacaktır” ibaresi yer almaktadır. 2014 yılı itibarıyla, işletmeye alınmış toplam HES sayısı 461 iken 823 HES ise proje aşamasındadır.
HES yapımının son yıllarda ivme kazanması, sıcak tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Paydaşlar arasındaki farklı söylem ve taleplere paralel olarak çeşitli fikir ayrılıkları yaşandığı gözlenmektedir. Tartışmalar genel olarak, doğal kaynakların nasıl kullanılacağı ve kimin kaynaklar üzerinde söz hakkına sahip olduğu gibi konularda yoğunlaşmaktadır. Yöre sakinleri, üzerinde yaşadığı, öteden beri kaynaklarını kullandığı vadi ve derelerde hakkı olduğunu öne sürerken; resmi makamlar da, Türkiye’nin ihtiyacını karşılamak için bu kaynakların enerji için kullanılmasının ülke yararına olduğunu vurgulamaktadır.
Kamuoyuna yansıyan tartışmalara bakıldığında; sivil toplum kuruluşları, diğer sosyal yapılanmalar ve yerel topluluklardan oluşan taraflar ile devlet kurumları, hidroelektrik yatırımcıları ve onlara danışmanlık hizmeti veren şirketler arasında bir kutuplaşma olduğu görülmektedir.
İlgili taraflar arasında, HES’lerin çevresel etkileri ve bunların çözümü konusunda sağlıklı bir iletişim ve diyalog ortamının kurulmadığı bu koşullarda zaman, akarsu ekosistemlerinin aleyhine işlemektedir.
WWF-Türkiye, akarsu ekosistemlerinin sağlıklı işleyişini sürdürebilmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması için HES’lerin planlama, yapım ve işletme süreçlerinde “sürdürülebilir hidroelektrik” ilkelerinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu nedenle, hidroelektrik sektöründe yer alan ve sektörün faaliyetlerinden etkilenen tarafların çözüm odaklı bir zeminde bir araya gelerek, akarsuların korunmasına yönelik önlemleri açık bir şekilde tartışmaları ve ortak hareket etme konusunda fikir birliğine varmaları gerekmektedir. HES’lerin çevresel etkileri konusunda farklı tarafların konuyla ilgili algılarının, düşüncelerinin, çözüm önerilerinin ve birbirleriyle olan etkileşimlerinin daha iyi anlaşılmasını ve paydaşların çözüme yönelik önerilerinin ortaya konulmasını amaçlayan bu çalışma, WWF-Türkiye ve yenilenebilir enerjide Avrupa lideri Statkraft işbirliği ile yürütülmekte olan ve ülkemizdeki hidroelektrik üretiminin sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde yapılmasını teşvik etmeyi hedefleyen “Türkiye’de Sürdürülebilir Hidroelektrik Üretimine Doğru” projesi kapsamında gerçekleştirilmiştir.